25 Şubat 2007

...

Bazen kaçıp gitmek istiyorum. İçimden hemen ayakkabıları giyip kapıdan fırlamak ve ne zaman istersem o zaman geri dönmek hissi yükseliyor. Sadece kendimle baş başa kalabileceğim, kendime ayırabileceğim bir zaman olabilsin istiyorum. Hiçbir şey yapmadan bir banka oturup mal mal denize bakmak, kulağımda bir müzik nereye gittiğimi, kaçta döneceğimi, biraz daha yürürsem kan şekerimin düşeceğini falan düşünmeden yürümek yürümek yürümek istiyorum. Yaklaşık on sene önce yapardım böyle şeyler. Uzun yürüyüşlere çıkar, kafam eskisinden daha dağınık olarak eve dönerdim yine de iyi gelirdi yürümek. Şimdi çıkıp gitsem de çıkıp gidemiyorum. Ne demek istediğimi de anlatamıyorum. Aslında anlatmak da istemiyorum. Kendimi izah etme kaygılarımın da çok gerilerde kaldığını görüyorum. Hiçbir şey o kadar da önemli değil. Artık bana keyif veren şeylerin ne olduğunu bile hatırlamıyorum sanki. Gözlerim kapalı dinleyebileceğim bir müzik, kafamı kaldırmadan açlığımı hatırlamadan okuduğum bir kitap ve kitabın sessizliğinde dalınan uykular, güneşli ılık bir havada yürümek, yüzmek, iyi bir film izlemek, sırf sohbet etmenin, gevezeliğin tadını çıkarabilmek için sıcak küçük bir bara gidip şarap içmek, lale dikme zamanında lale soğanları dikmek, saksıların toprağını değiştirmek... Kendimi o kadar boşverdim ki, şimdi cezasını çekiyorum galiba. Bu yazdıklarım bana zevk verirdi eskiden şimdi hadi git biraz dinlen deseler hiçbirini yapmayı seçmem galiba. Neyi seçerim , yerlerine birşey koydum mu-hayır. Arkamda sürekli taşıdığım ve dağ gibi büyüttüğüm bir yorgunluk var. Artık dinlensem de geçmiyor, öyle yapışkan ağır bir his halini aldı. Biriktirmemek lazımmış herhalde.

Aslında sadece biraz mola istiyorum. Bi durun n’olur ya, bana bir müddet izin verin.

2 yorum:

kecilerin cobani dedi ki...

hadi git biraz dinlen deseler..
bunu birinin demesini bekliyor haldeyiz... vakt-i zamaninda bunu ancak kendimize soylerdik. sen yurur giderdin yurur gelirdin. ben kalir muzik dinlerdim, oturur dumanli dumanli dusunurdum.
gozu kapali ve full blast muzik dinleyebilmek. halbuki kalp pirpir. goz kapali ama birileri bile degil kendi ic sesin devamli ac ac gozlerini diyo. dinledigin daha cok yoruyor. biri aliyo ruhu citiliyo, burup burup sularini sıkıyo. sonra gunese kurumaya asiyo.
su kitabi okuyim de bi calisiim, bi yemek yapiim gibi bi siralamaya girince kitap okumak eski kitap okuma degil.
artik esamemiz okunmuyo.

Elif Derviş dedi ki...

Hüzün olduğu kadar garip bir şekilde huzur da var sanki bu yazıda...belki alıp götürdüğü için mi gidilemeyen yerlere? Umarım her şey istediğin gibi olur tez zamanda :))