22 Şubat 2007

iyi ki doğdun miniğim

bugün oğlumun ilk doğum günü. öğlen saat 12:26'da dünyaya geleli tam bir sene olmuş olacak. şu geçirdiğimiz bir sene bana hem çok uzun geldi, hem kısa, hem yorucuydu hem de hayatımın en güzel, en heyecanlı, en mutlu dönemiydi. o doğmadan önceki günlerde hiç kullanılmamış tertemiz minik çamaşırlarına, battaniyelerine, yatağına bakıp bakıp nasıl biri olacak acaba, bu eşyaları kullanmaya başlayınca bunların her biri ne kadar anlamlı hale gelecek diye düşünür dururdum. ondan bahsedeyim biraz, kendine has karakterinden... bir kere çok oyuncudur kendisi. sabahları uyanır uyanmaz ilk yaptığı şey odasından bize seslenmek: bab baaab! (gelin beni alın, neredesiniz ben uyandııım heeeey!). sonra bizim yatağa gelmek ve hemen yatağın üstünde asılı duran kocaman klimt tablosuna saldırmak (3 aylık olduğundan beri o tabloya hayran, bakıp bakıp gülüyor). yatakta çeşitli oyunlar oynadıktan sonra kahvaltı faslına geçiyoruz. damak tadı da oldukça gelişmiştir oğlumun, boyuna bakmayın. kahvaltıda biz ne yersek onlardan yer. peynir, zeytin, zeytin yağı, roka (inanılmaz değil mi, bizim yeşil bi takım şeyler çiğnediğimizi görür görmez ondan yemek istedi), ev yapımı ekmek favorisidir, eski kaşar, yumurtalı ekmek sonra bitki çayı.. yanında birisinin bardaktan herhangi bir şey içtiğini görmesin, hemen ister, daha 10 aylıkken bardaktan içmek istedi, suyunu, ıhlamurunu, diğer çaylarını.. bebek bardağından mecburen içiyor küçük bey. en sevdiği şey hep beraber pazar kahvaltısı yapmak. sonra da babasıyla alt alta üstüste oynamak. benimle kitap okumak (sonunda küçük kızın annesinin ona bir kedi aldığı kitaba bayılıyor, kızın kediye kavuştuğu sayfada hep gülüyor). favorileri kediler, köpekler ve cama konan kuşlar. evin her yeri kedi, köpek resimleri ve kitaplarıyla dolu. kediye tisss (pisi pisi), köpeğe vovvov, dışarıdan uçak geçtiğinde vuuuu, yemeklere memmem, babaya babbaa, oyuncak papağanına pa, balıklara ba, muza mu, ineğe mo (kısa ve netiz yani), kalorifere ve sıcak çaya çıss, arabalara ab, çoraba ap (nüansa dikkat) diyor. daha başka bir sürü ses ve hece çıkarıyor ve hepsiyle birşeyler demek istiyor. hemen hemen her talimatı anlıyor (onu bana ver, bunu al, babaya bak, kuşlara bak, dışarı çıkalım, koş yakalıycam seni). açıkhavadaki her etkinliğe bayılıyor; park, dışarıda yürüyüş, arabada gezme. saklambaç oynamayı, babasıyla benim tuvalet masamdaki deodoran, krem gibi ıvır zıvırları devirip kaçmayı çok seviyor, kahkahalarla gülüyor. doğduğundan beri banyo yapmaya ve suyla oynamaya bayılır bir de benim temiz oğlum. her gün banyo yaparız beraber, uyumadan önce, yazın da her gün bebek havuzunda oynama faslımız vardı. yiyeceklerden doktorunu şaşırtan şeyleri sever, mesela kereviz, pırasa, brokoli. bu aralar ıspanakta problem yaşıyoruz gerçi ama genel olarak çok sebzeci bir çocuk. makarna ve yoğurt en iştahsız olduğunda dahi asla hayır demediği iki şey. yemeklerini kendisi eliyle yemeyi sever (barbunyaları çerez gibi teker teker ağzına atışı görülmeye değer), birinin onu beslemesinden hoşlanmaz. sonra tarhana çorbasını sarımsaklı sever. balığı sadece çorbada yer. genel olarak kadınlara karşı çok sıcakkanlı erkeklere karşı seçici. uyurken müzik dinlemeyi seviyor, uzaktan kumandayla radyoyu açmayı öğrendi, "bir aslan miyav dedi" ve "biz tam yedi cüceyiz" şarkılarında çoook gülüyor. bir de Müzikli Alfabe albümündeki "L" harfi hemen moralini düzeltiyor (lololololo lokum, lokum yoksa ben yokum). anlat anlat bitiremiyorum. beni bıraksalar saatlerce ondan bahsedebilirim. sonu gelmez. hele onunla ilgili umutlarıma, hayallerime, onun için yapmak istediklerime başlasam duramam herhalde. aslında çok uzun bir liste değil onun için istediklerim. ne "ileride şu olsun bu olsun", "şu sporu yapsın, bu hobisi olsun" ne de başka bir şey. hayatından memnun olmasını ve iç dünyasının dengede olmasını isterim en çok. hayatın sevinçler, mutlu anlar, başarılar içerdiği kadar mutsuzluk, acı, yenilgiler barındırdığını da bilsin. bunların hepsinden tattığı halde yine de var olmaktan kendisi olmaktan hoşnut olsun isterim. annesinin bir tanesi. ah burnumun direği sızlamaya başladı ben gideyim. iyi ki doğdun.

5 yorum:

kecilerin cobani dedi ki...

bence de.
iyki doomus. maaile mutlu yillariniz gecsin.

Köşenin Delisi dedi ki...

Ne güzel bi yazı olmuş. Anlattıklarınıza bakılırsa iç huzuru doğuşten bulmuş sizin oğluş, umarım hep böyle devam eder. Size eşiniz ve oğlunuzla birlikte nice huzur ve sağlık dolu yıllar diliyorum.

jasmingreentea dedi ki...

çok teşekkürler ikinize de.. deniz'deki cevher malum, unique bi velet kendisi. deli hanım sizin bebişi de dört gözle bekliyoruz kimbilir ondan ne cevherler çıkacak...

kecilerin cobani dedi ki...

nihihi bu deli hanim hitabi ve delinin caya siz hitabi cok guldurdu beni.
birbirinizi gorseniz kafadan senben olurdunuz.
cay, bir diger yazida minigin yasgunu etkinlik intibalarini bekliyorum.
cok merak ediyorum.
essek coobaaaann...

yasemin dedi ki...

nice güzel senelere!