09 Ekim 2006

office space

İşe başladım bugün. İkiye bölünmüş bir akılla 7.5 ay boyunca çıkmış onlarca kanun ve tebliği nasıl çalışacağımı, ilk olarak hangi müşterilere toplantı ayarlamam gerektiğini düşündüm ve 2006 sonu gelmeden tamamlanması gereken projeler birden üstüme üstüme geldi. Sabah çıkardığım "to-do list" yani nasıl desem olacak gibi değil. Aslında bu işler biter de başlamaya heves lazım. İş kıyafeti giymek tuhaf geldi, topuklu ayakkabı kumaş pantolon falan, "smart casual" işini de (ki zor bişeydir iyi giyinmek bu kodda) zaten beceremeyen biri olarak özlememişim. Spor ayakkabılarım ve kotumu isterim. Sonra herkes aynı, kimse değişmemiş oysa ben ne çok değiştim. Bir de bana akşama kadar aynı ofiste oturup çalışmak çok verimsiz gelmeye başladı, ohooo ben bu kadar zamanda neler neler yaparım: oğlumu Yıldız parkına götürürüm, yemekler yaparım, oyunlar oynarız, kitap okuruz, evi toplarım, oğlum uyursa birşeyler okurum, günlük internet tavafımı tamamlarım. Şimdi böyle yazdım diye bizim iş lay lay bir mekan zannedilmesin. Herkes öyle bilgisayarına ve işine gömülü ki bana şu an burası uzay gibi geliyor, o kadar yabancılaşmış hissediyorum kendimi. Ve de işyerinin bilgi işlem kaynaklarıyla blog yazıyorum, cidden ayıp. Zaten bu post'tan bişi çıkmaz. Arayı açmiyim dedim, ilhamım tıkandı yoksa...
Bir de akşam trafiğini çekeyim içime bir nefeste, ooh miss...

1 yorum:

jasmingreentea dedi ki...

digitürk'teki the office dizisi ile ben yeni müşerref oldum, o da pek komik.