18 Eylül 2007

Brüksel lahanası Brüksel'den mi çıkmadır?

Efeniiim, Evropalarda eğitim tertip etmiş şirketimiz davete icabet etmemek olmaz. Geçen hafta 3 gün Brüksel’deydim. En başta beni ilk ilgilendiren şeyi söyleyeyim: bi midye yiyemeden döndüm başarısız organizatörler yüzünden. Sanki İstanbul’da sabah akşam midyeyle yatıp kalkarmışım gibi bir izlenim verdim nedense ama Brüksel’deki en ilginç şeyin nedense midye olduğunu düşünmüşümdür hep, öyle Evropa Parlemetosu falan fişmekan değil. Heyhat. Yiyemediğimiz gibi tertip edilen yemek organizasyonlarında da önümüze sürekli az pişmiş etler (çiğ düpedüz) sürdüler. Midesizler. Brüksel lahanası da görmedim ortalıkta ki kendilerinin Brüksel’le bir alakaları var mı bilmiyorum, desteksiz atıyorum işte. Bu gezimizden çıkardığım ana fikir: Evropalılar’dan hazzetmediğim ve de zinhar Evropa’da bir yerde yaşayamayacağım olmuştur. Eğitimlisi pek bir burnu havada, uzak ve sosyal becerilerden yoksun. İçmeden sosyalleşemiyorlar daha doğrusu. Eğitimsizi de gayet yontulmamış. İrlandalılarla kuzey ülkelerinden (yani İsveç, Norveç vb memleketlerden) gelenleri tenzih ederim. Ben daha ziyade İngiltere, Almanya ve Fransa devlerine mensup über-insanlardan bahsetmekteyim. Genellemelerimi de yaptım rahatladım. Çikolataları da pek güzel ama benim ilgi alanıma girmiyorlar (daha doğrusu girmeseler daha iyi olur). Şehir dümdüz yürü babam yürü, bu çok güzel, temiz, düzenli, tarihi binalar hem hayatın içinde hem de yıpranmamış ve çirkinleştirilmeden bakılmış. Bunlar da güzel. Etrafa bakınca herkes zengin ve tek tip, bu bence iyi değil ama bakış açısına bağlı tabii.

Oğlumla ilk defa bu kadar ayrı kaldık. Çok özledik birbirimizi tabii. İşin kötüsü gelecek hafta bir kere de Berlin’e gitmem gerekiyor. Bir enternasyonelliktir gidiyor. Sonra çok uzun süre bir yere kıpırdayacağımı sanmıyorum. Saç tıraşı oldu geçenlerde. Çocuk kuaförü sektöründe boşluk var cin iş fikri arayan arkadaşlar. İstanbul’da bir adet yer var, oldukça da pahalı, yine de işlerini iyi yapıyorlar. Biz kesemiyoruz artık, yamuk yumuk oluyor, bir de korkuyorum makasla bir sakatlık çıkacak diye. Normal kuaföre de götürmek fikri pek açmıyor-sanki ben çok gidermişim gibi…

Bu aralar okuduğum bir kitap var Jean Jacques Rousseau’nun “Emile: Bir çocuk büyüyor” kitabı, kitapta beni en çok etkileyen şey çocuğu acı çekmesini önleyerek büyütmenin onu acılarla ve zorluklara karşı tahammülsüz kıldığı ve bunların altından kalkamayacak kadar güçsüz birine dönüştüreceği fikri. Bir de çocukla çocuk olmak fikri var ki çok benimsedim, çocuğa vaktinden önce verilen disiplinin ve ihtiyaç duymadığı karmaşıklıktaki bilgileri öğretmenin gereksiz ve zararlı olduğu görüşüne de katılıyorum. Rousseau amcanın yaşadığı dönemde bu fikirleri geliştirmiş olmasına da çok şaştım kaldı feylesof işte adam. Gerçekten iyi bir kitap kitapçılarda bol miktarda bulunan kof anne-bebek/ çocuk gelişimi kitaplarıyla karşılaştırınca hakikaten bir şeyler söyleyen ve de bana hitap eden bir kitap bulduğumu düşündüm. Esasında kitabı bana tavsiye eden çift biraz egzantirikti. Kendileri ve 5 yaşındaki kızları için çok tuhaf bir Hint öğretisi çerçevesinde planlanmış bir hayat sürüyorlar, asla et yemiyorlar (bu çok tuhaf bir şey değil ama çocuğa hiç yedirmemek kısmını bir doktorla konuşmak lazım), haftanın belirli günlerinde sadece belirli şeyleri yiyorlar (mesela Salı günleri sadece bakliyat, Çarşambaları sadece fındık ceviz falan), diyet dışı bir şey ağızlarına koymuyorlar. Bu bir yetişkin için – özellikle de günün ev dışında geçiren bir yetişkin için bile çok zor bir uygulamayken ufak bir çocuğa bunu uygulatmaya çalışmaları benim “hayatla ne zorları var acaba?” diye düşünmeme yol açmıştı. Çocuğun okulu bile bu beslenme düzenini uygulayabilme kriterine göre seçildi ki, değer mi yani bu kadar diyet takıntısına kısacık hayatta dedirtiyor insana. Velhasıl çift egzantirikti dediğim gibi ama kitap tavsiyesi gayet iyi çıktı. Ufaklık da Ayla Çınaroğlu’nun Veli serisine taktı. Yasemin tavsiye etmişti. Her akşam “Belli, Belli” (Veli demek oluyor) diye onu okumam için tutturuyor. Bilinçli bir şekilde kitap seçmesini çok şeker bulmakla beraber topu topu üç kitaplık bir seri olduğu için içime fenalık gelmek üzere. Ayla Çınaroğlu hanımefendiyi (ki kendisinin küçük hayvanlar serisine de bayılıyoruz) derhal Veli serisine yeni eserler katmaya davet ediyorum. Lütfen size ihtiyacımız var.

Başka neler yapıyorum bu aralar, bahçeyle uğraşıyorum biraz. Sonbahar geliyor hafiften ama yağmur gelmiyor, mutsuzum. Bahçede işler var-her zamanki gibi, kasımpatı diktim tomurcuktalar sabırsızlanıyorum. Çim işinden umudumu kestim sonbahar yağmurlarına bel bağlamıştık, o da yok. Sararan otlara bakıp bakıp üzülüyoruz. Bu mevsimde ne eksen-diksen tutarmış, o yzden çok hevesliyiz de su yok.

Ha bi de kariyer meselesi var. Napıcaz bu kariyeri? Bir şey yapmak lazımdır kısa ve orta vadede. En gıcık konu en sona kaldı. İyi de oldu. Vaktim kalmadı dolayısıyla yine erteleyebilirim bu konuya yoğunlaşmayı. Bir ay daha rahatım oh be.

Bu arada bu yazının başlığındaki sorunun cevabını bilen arkadaşlar (Çoban senden umutluyum) kaleye mum diksin. Bu lüzumsuz malumata hakim olamadığım için kendimi pek eksik hissediyorum.

5 yorum:

kecilerin cobani dedi ki...

tam yerine geldin ehehe.. benim bu manyakliklarimi bilirsin. bruksel lahanasinin yabanisi avrupa kokenli. ama ilk yetistirme belcikada olmus. aynen, belcikadan cikma ama brukselin icinden mi o detayi bilemiyorum.
kisaca– midye yemem icinde bi tane bile kum olursa kusasim gelir- cikolata ise hic sevmem. hani kuflenecek bi malzeme olsa bizim evde denize alinmis cikolatalar coktan kuflenmisti. deniz de sevmiyo ama yemin ederim bi mudahalem yok.
kuafore henuz deniz gitmis degil. anne iki senede bi kere giderse olacagi budur da denebilir. ama kiz cocugu, kaldirabiliyo haliyle.
kitap bende de var. haklisin. ve cok sacma salak kitaplar var piyasada. en sonuncusu bugun icine bakma gafletinde bulundugum baaarip caarmadan cocuk buyutme gibi bi kitapti. baslik iyi de ici degil.
cift biraz ne yaptigini bilmeden yapiyor sanirim. hem sen gereksiz kurallar ve disiplin boktandir diyen kitabi oner hem de yok sali gunu hububat carsamba gunu turpgiller yenecek diye kaideler koy. rahat olun kardisim diyesim var. da diyemeyeceeam simdi.
ben de ayni seyi su anda strooberi şortkeykle yasiyorum. neyse vinksten kurtulduk diye gobek atiyorum.
bahce bizim duzeldi. ama neden ve nasil. depo yaptirr sen altina bi hidlofol daha al sonra da tanker suyu getirt her hatfa 4 kere. nerden buluyorlar bu suyu onu da bilemiyorum ama neyse.
kariyer…insallah beni ise almazlar.
uzun yazdim. 24 saat internet kesintisinden sonra ellerimin titredigini gorup bagimli oldugumu anladim. terapi istiyorum

jasmingreentea dedi ki...

nıhahaha.. beni çok güldürdün yine. 24 saat internet kesintisi ellerini mi titretti?
vinks'i tanımıyor ben. nedir?

Filiz Morkoç dedi ki...

"Brüksel lahanası, eski çağlarda Güney Avrupa kıyılarında yabani bir şekilde yetişen lahanadan, onun yaprak koltuğundaki tomurcukların geliştirilmesiyle, sonradan elde edilmiş bir sebze türüdür. Lahananın minyatür hali diyebileceğimiz brüksel lahanası küçük olmasının dışında lahananın bütün özelliklerini taşır.
Belçika da 1200 lü yıllardan beri yetiştirilen brüksel lahanasının ülkemizdeki tarihi daha çok yenidir." diye bir bilgi var internette.. Bir de http://tr.wikipedia.org/wiki/Br%C3%BCksel_lahanas%C4%B1 linkinde detaylı ama anlamsız birkaç bilgi daha var, umarım işine yarar.. Belçikadan geldiği kesin de Brüksel mi bilmiyorum.

jasmingreentea dedi ki...

çok teşekkürler ve hoşgeldin filiz.

Elif Derviş dedi ki...

Çoban'ın bahsettiği "baarıp çaarmadan çocuk eğitimi" gibi bi ismi olan kitaba ben de bakmıştım hamileyken...hatta bahsetmiştim blogda da galiba. Çoban'ın da dediği gibi isim çok çekici, ama içini açıyosun, belli durumlar vermiş (işte çocuğunuz şunu yaparsa, bunu yapmazsa vs) ve madde madde neler yapılması gerektiğini yazmış. Ve bir tanesinde ilk madde neydi biliyor musun "Azarlayın". ??!! Eee kitabın başlığına noldu? Hani azarlamadan iletişim kuracaktık :))

Bahsettiğin kitabı merak ettim, alıcam galiba :) (Türkçenin de içine ettim yine, internetin gözü kör olsun, yok olmasın vazgeçtim :P)