03 Temmuz 2007

tatil tatiiil






küçük canavarım bir su kuşu. hamileyken suda fazla kalmama bağlıyor annem ama bence onu göbeği düştüğünden beri her gün (bazen günde iki üç defa) suyla haşır neşir ediyoruz, banyo, bebek havuzu, ne varsa. her geçen gün daha da su seviyor. hele bu sıcaklar onun suya karşı olan ilgisini iyice artırdı. sabahları yataktan havvu havvu (havuz) diye kalkıyor bazen. sitedeki havuza soktuk, önce ona biraz soğuk geldi biraz mızıldandı. ikinci girişinde çıkmak bilmedi. şimdi yatakta sırtüstü yatarken nasıl ayaklarını çırptığını, sonra kollarını nasıl bıcı bıcı yaptığını gösteriyor ve sürekli işaret parmağı "ordular ilk hedefiniz akdenizdir!" şeklinde havvu havvu diye havuzu gösteriyor. bir de şişme havuzu var ki onun içinden çıkmak bilmiyor. dünyanın en önemli işini yapar gibi ördekleri oradan oraya taşıyor, şapır şupur sulara vuruyor. yani demem o ki bu veledin artık denize girmesi şart oldu. biz de kendisini perşembe günü onu çılgınlar gibi özlemiş olan anneanne ve dedenin yazlığına götürüyoruz. kendimizi de götürüyoruz tabii aksesuar olarak ama esas beklenen misafir küçük beydir, açık açık söylenmesine az kaldı. haftalardır onun kumsalda kova-kürek-kamyon üçlüsüyle nasıl oynayacağını, sudaki minik balıklara nasıl çıldıracağını, plaj şemsiyeleri ve şezlonglara kafayı nasıl takacağını hayal edip duruyorum. henüz kendim için bir şey tasarlamış veya hazırlamış değilim, eskiden hangi kitapları okuyacağımı bir ay öncesinden falan seçer yüzme hayallerine de bir o kadar erkenden başlardım. heyhat. henüz organize edemediğim kütüphanemden okuyamadığım yüzlerce kitaptan bir kaç tane atacağım işte çantaya rastgele.



epey bir süre yazamayacağım, en azından sayfa güzel dursun diye ufaklığın pazar günü boğazda gerçekleştirmiş olduğu kahvaltı sefasından iki kare ekledim. ilk fotoğrafta arkada duran amcaya çok kıllandı yok yere. neden huysuzlandı anlamadık. sonradan söz konusu amca tepeden masasına toz dökülmesi sebebiyle (ki salaş bir çay bahçesine gelmiş pazar kahvaltısı yapıyordu işte, kendini four seasons'ta zannetti herhade) "vergi numaranızı verin, sizi şikayet ediciim! pazar günümü zehir ettiniz" diye uzattı da uzattı. aman be amca, hayat kısa, senin pazar günün bundan zehir oluyorsa...ohooo!




velhasıl. sonbahara görüşürüz...demek isterdim ama topu topu iki hafta yokuz. kendinize mukayyet olun.


4 yorum:

kecilerin cobani dedi ki...

oooh. mis. iki hafta ustuste tatil yapmak kadar guzel bi durum olabilemez.
oglan su perisi amma buyumus yaa cay. yuzune acayip bir beyefendi havası oturmus. cicekli gomlege bittim.
havvuuu..ben de istiyom... aslında daha cok denniii istiyom.
guzel tatiller. annene babana selam. (bu selamlarimiz da bloga dustu yaaa!, ne garip bir durummus su blöggghhh)

jasmingreentea dedi ki...

savol coban. gomlek baba kreasyonu. gobek nedeniyle kendi giyemedigi kıyafetleri ogluna aliyor sanirim. bu aslinda daha cok kız annelerinde gozledigim bir sendrom ama neyse. tabii sizi tenzih ederim. seninle denizinki arasında beden farkı marjinaldir herhalde...
siz de bir tatil yapabilirsiniz umarim.. yoort'un işler şöyle mucizevi bir şekilde 2 hafta dursa?

kecilerin cobani dedi ki...

ehehehe,
tatile gidiyon ya nemrutluk neyin kalmamis, mutlu nagmeler şakımakta ve mutlumaymun makamında gezinmektesin, müşahadelerime göre.
ohhh, pek guzel. daha cok mutlu olunuz, daha cok tatil yapiniz isalllaaah. donunce tatil anilarini dinliyooor... olacağız. arada bi alo de..
malzeme topla..
slm.

kecilerin cobani dedi ki...

e şaka yapıyorum yaa.
nemrut dedigim bir dag. turkiye sinirlarinda..