18 Ocak 2007

muhasebe

insan geçirdiği yılın muhasebesinin ne zaman yapar? bazen yılbaşlarında, bazen tatile çıktığında, bazen uyku tutmadığında pencereden dışarıyı seyrederken... ben düzenli olarak her sene şu lanet vergi iadesi fişlerini yazma zamanında genel bir bilanço çıkarırım. bütün yapılan harcamaları hatırlarım (nasıl bir sapıklıksa bu artık). Gezdiğimiz yerleri, yemek yediğimiz restoranları, kavgalarımızı, eti kötü çıkan kasabı, savurganlıklarımı, güzel anıları olan kıyafetleri, hepsini tek tek hatırlarım. Bu seneki muhasebem pek dokunaklı oldu. Neler neler çıkmadı ki fiş kutusundan; doğumdan iki gün önce en son muayeneme giderken sezaryen olacağım için hayalkırıklığı ve doğuracağım için heyecan içinde oğlum için son alışverişi yapmıştım; içi kumaş kaplı hasır bir sepet, işte onun faturası çıktı mesela. sonra babasıyla ona doğmadan önce aldığımız yeşil oyuncak papağanın fişi, ailecek çıktığımız ilk yolculukta feribotta yediğimiz sandviçlerin fişi, evde yalnız olduğum bir Cumartesi günü oğlumu ana kucağından yere düşürdüğüm için apar topar acile götürüp çektirdiğim kafa ultrasonunun faturası, daha neler neler...
öyle işte. fişten faturadan hislenmek de bana has bi tuhaflık herhalde...

3 yorum:

yasemin dedi ki...

yok değil, ben de öyleyim :) ben de cem'in doğduğu yılki fişlere çok bağlanmıştım hatta bazılarını vermemiştim. hastanede kaldığımız dönemde refakatçilerimin kafede içtikleri çay fişleri vs. absürdlük had safhada :)

bir de; eski blogdan seçtiklerimi arşive ekliyorum vakit buldukça.

kecilerin cobani dedi ki...

muhasebe diye baslik gorunce gozumu kapatip okudum.
neyse ki o muhasebe diilmis.
gozumu acip tekrar okudum.
cok gipta ettim.
bendeniz ve beyimdeniz, biz fisduzenleme konusunda sinifta kalanlardaniz. fislerin en onemlisi coptedir, en onemsizi cepte.
dolayisiyla ben, sahsen, bu dedigini tirnak yiyerek yapiyorum.
hos, is hayatimda da benzer sekilde yapar
idim....

kecilerin cobani dedi ki...

hadi, bisi yaz artik. hadi..