17 Kasım 2006

oyuncak sorunsalı

demişlerdi aslında bana. bende böyle bi huy var yontamadığım: bir konuyu adamakıllı idrak edebilmem için illa o konuyla ilgili bir olayın başıma gelmesi gerekiyor. çocuk konusunda had safhada tecrübeli arkadaşlar uyarmışlardı: bu modeller oyuncak olan şeylerle değil evdeki her türlü oyuncak dışı nesneyle oynarlar, fazla oyuncak alma. bunlar neyle oynar: deterjan kutuları, tencere tava, tabii ki uzaktan kumanda ve telefon(lar). bizim küçük bey de elbette bu konuda standarttan sapmadı ve evde bulaşmaması gereken ne varsa ona hamle yaptı bugüne kadar. mesela mutfak masasında oturuyoruz, o bir süre sonra mama sandalyesinden babasının kucağına teşrif etmek istiyor. en sevdiği, kemirmeye müsait, renkli, sesli oyuncaklarından mini bir seçme tabii ki elinin altında. ama o çılgınca debeleniyor kendi boyunun yarısı kadar (ayrıca kahverengi ve dümdüz birşey olan) karabiber değirmenini ısırabilmek için. veya raflardaki baharat kavanozlarına ulaşmaya çalışıyor. tabii ki salondaki cd'ler, dergiler, her türlü şarj aleti elinden kurtulamıyor. ortada duran herhangi bir terlik görmesin, emekleyerek depar atıyor sıpa. en son numarası salondaki yemek masasının altına kafasını sandalye bacaklarından sakınarak yavaş yavaş sürünerek girmek ve orada kafasını vurabileceği muhtelif masa altı noktalarını keşfetmek. dün salondaki alçak büyük sehpanın kenarlarına tutunarak ayağa kalkma çalışmaları yaptığını görünce "hah!" dedim, "tam da bu temada bi oyuncak vardı, ondan alayım da güvenli güvenli oynasın". activity center dedikleri bu cücelerin boyuna göre bir oyuncak masasından bahsediyorum, üzerinde türlü tevir fırıldayan, dönen, ses çıkaran şey var, tutunup yukarı tırmanana eğlence garanti yani. tek bi dezavantajı var (fiyatı saymazsak) iri bir oyuncak, işi bittiğinde japon evimizin neresine tıkacağımı bilemeyeceğim bir başka ıvır zıvıra dönüşeceği de garanti. tabii ki yavrusuna canı feda annenin gözü dönmesin bi kere. oyuncak alındı. şimdi bu birinci hata. ikinci hata: yemek masası altı kampçılık faaliyetine alternatif (olur zannedilen) bir başka oyuncak daha keşfedildi. içeride de kullanılan katlanır tünel ve çadır ikilisi. çok şeker, tavşanlı falan. yani bırak beni (sığsam) ben oynıycam. tam içine girmelik, tünelinde sürünmelik, saatlerce oynanır, tabii ki pahalı... oyuncakçının eve yakın şubesinde kalmadığı için bi dünya yol ve trafik de çekildikten sonra bu iri oyuncak da alındı.
şimdi evdeki manzara : koltuklarımız, yemek masası ve sehpa dışında kalan yegane boş alanda bu çadır kurulu, biraz ilerisinde diğer oyuncak yatıyor, veliaht içerideki odada çamaşır leğeninin içinde oturuyor.
moral of the story: oyuncak işi yalan. ayrıca çocuk yapmadan önce bi antrepo falan kiralamak lazım.

2 yorum:

Tijen dedi ki...

siten hayirli olsun sevgili jasmin.
aklima getirdin bak gidip bir yaseminli yesil çay yapayim kendime. sogukça bir yemek yedim, içim üsüdü birden!
tijen
(bir de öneri: madem yorumlar senin onayindan geçiyor, bir de sifreye gerek var mi? bu sifreler gözleri bozuyor! benimkiler sasi oluyor en azindan)

jasmingreentea dedi ki...

teşekkürler..aslında uzun zamandır kaldırmayı düşünüyordum bu "moderation" seçeneğini, üşengeçlikten uğraşmıyordum. kaldırıverdim az önce. ama şifreyi bıraktım (blogger yardım sayfasında okuduğum kadarıyla otomatik olarak spam yorumların gönderilmesini engelleyen bir özellikmiş bu). umarım bu yorum yazılmasını engellemez...