14 Kasım 2006

ihtiyaçlarım var

bebek ayağından çıkmayan dize kadar çorap üretilsin. bebekler için nezle durdurucu ilaç icat edilsin, yani insanlığın kalanı için değil ama sadece bebekler için şart bu ilaç, burnunu nasıl temizleyeceğini bilmeyen üstüne üstlük mendille silinmesine de son derece karşı olan bi bebek nezle karşısında zaten 1-0 yenik başlıyor maça. bi de yukarıdakilere ilave olarak virüs dedektörü de icat edilsin lütfen. alarmı olsun bu dedektörün kapalı yerlerde, hasta insanların yanında falan ötsün. bebeği olan anlar. napiyim.
üst solunum yolu enfeksiyonu önce oğlumu, sonra beni yere serdi. ben muhtemelen oğlanın virüsten kaptım, bakıcı kendi virüsünü kendi kapmış o da aynı gün hasta geldi zaten. içimiz dışımız ıhlamur oldu, serum fizyolojik dereleri aktı burnumuzdan, piyasadaki muhtelif yumuşak mendil ne varsa kutu kutu bitti..bitti de bu nezle bitemedi bi türlü. 10 günü devirdik, azaldı ama bitemedi, lakin artık benim fırk fırk sesi duymaya tahammülüm yok.
nezlenin ilacı var aslında ama ilaç firmaları hasta insanlar üzerinden para kazanmak için bunu henüz kamuoyuyla paylaşmıyorlar. aslında insanoğlu aya da ayak basmadı.
kitap okumak istiyorum. her daim kitabım duruyor başucumda ama kitap helak oluyor ben onu bitirene kadar, bölük pörçük okumaktan ben de sıkılıyorum çoğu kitaptan, elime yapışıyor yani bazı kitaplar. şöyle kaptırıp bir kaç saat en azından kitabım dışında birşey düşünmeden okumak istiyorum. eski günlerdeki gibi... doğumdan evvel ne hayallerim vardı, ohoo ben 7 ayda evde amma kitap deviririm şimdi emekliliğe sakladıklarımdan mı başlasam gibi fantastik (saf diyelim ya da) düşüncelerim vardı. şebnem işigüzel'in sarmaşık'ını (ki nasıl da bi oturuşta oku bitir bi kitaptır) ilk 4 ayda bitirmeyi başardıktan sonra kendime daha gerçekçi hedefler koydum ve ilyada'yı emeklilik rafına geri koydum. şimdi bunu çocuk doğurmamış birine anlatamazsın. "nasıl yani, evdesin işte çocuk uyuyunca aç oku" der haliyle. "çocuk uyuyunca uyu" da bu geyiklerden biridir. neyse işte ben muvaffak olamadım bu ertelediğim kitapları okuma işinde, herhalde hayat boyu proust'u da okuyamayacağım, emeklilikte de başka bi engel bulurum elbet kendime.
şimdi ne biçim post oldu bu? ortaya karışık. benim gardrobumdan beter.

2 yorum:

endiseliperi dedi ki...

Yok yok, güzel bir post olmuş. Hep, sorunlar büyüdükçe artar derler; ben katılmam. Aynen sizin hissettiğiniz nedenlerle; burnu akıp, silemeyen, neresinin ağrıdığını, ne istediğini söylemeyen küçücük bir şey, insanı çok çaresiz bırakabilir. Bebeklerin büyümesi iyi bir şey ve neyse ki çabuk büyüyorlar:)

Kitap konusunda da haklısınız. Aklınız bir bebeğin nefes seslerinde, uyanınca hazırlanacak mamada, gece uyutmadığınız için uykuda vs olunca kitap okumak da çok güçleşiyor.

Ama her şey daha kolay olacak zamanla. İkinize de geçmiş olsun.

Sevgiler.

endiseliperi dedi ki...

Bu arada, sizi bağlantılarıma ekledim.
Sevgiler.