18 Mart 2010

erik çiçeği ve hırçın prens

Minik kızım erik ağaçlarının çiçekleri açarken 2 Mart’ta doğdu. Erik çiçeklerinden daha güzel, pembe beyaz, minicik, mis kokulu. Bu aralar hep uyuyor, annesinin sütü ve kucağı dışında pek bir şey istemiyor. Dışarıda gezmeyi ve banyoyu seviyor, yalnız sırt üstü küvette yatarken annesinin elini tutması lazım, yoksa ağlıyor. Gözleri yeşil olacak galiba, irisleri desenli. Pembe yakışıyor ne yalan söyleyeyim, bir de beyaz. Geceleri annesini pek üzmüyor şimdilik, abisi gibi saat başı uyanmıyor. 2-3 saatte bir. Gaz da henüz başlamadı, 4-5 gün sonra bekliyoruz, tek istediği karnını doyurduktan sonra kucakta kalmak. Kucakta saatlerce uyuyabilir, yatağa koyar koymaz başlıyor mıkırdamaya.

Evin abisi ile başımız dertte. Doğumdan önce sanki her şeye hazırmış gibi bir hali vardı, kardeşini ilk gördüğünde yüzünde beliren o hayranlık ve sevgi dolu ifadeyi gördüğümde ağlayacaktım neredeyse. Aslında kardeşine zarar vermeye çalışmıyor, henüz fiziksel bir şey görmedik en azından, ne yaparsa bana, babasına ve diğer ev halkına (anneanne-dede). 2,5 yaşından beri bu kadar hırçın bir dönemi olmamıştı hatta o zaman bile bundan iyiydi. Aslında sorun benim onunla hamileliğin son bir ayı ve doğumdan sonraki ilk hafta süresince pek ilgilenemememden kaynaklanıyor. Ne ranzasına çıkıp kitap okuyabildik, ne birlikte yerde oyun oynayabildik, kucağıma uzun zamandır alamıyorum, banyosunu eğilmemem için babası yaptırıyor ve daha bir sürü birlikte yaptığımız şeye ara vermek zorunda kaldık. O da annesinin onu artık sevmediğine, bebeği sevdiğine inandığını ve buna dayanamadığını ifade etmenin başka bir yolunu bilmiyor işte. Geçen hafta uzun zamandır ilk defa onu servisten ben almak istedim, çünkü her gün dedesine bir aksilik yapıyor eve ağlaya ağlaya giriyor, sonra sakinleşmek (hep beraber) çok zor oluyordu. Benim almama önce sevindi ama dedesine yaptığı huysuzlukları bana da yaptı, ne yaptıysam olmadı, sonuç eve girdiğinde yerde tepinerek ağlayan bir velet. Bütün ev halkı da başında herkes kendince onu avutmaya çalışıyor her kafadan bir ses çıkıyor, ama ağlama-tepinme şovu gittikçe doz artırıyor. Herkesi uzaklaştırdım, odasına gittik, yatağa yattı çıkarmamak için inat ettiği montuyla (çıkarma terleyince çıkarırsın), sonra sarıldık ve 15- 20 dakika beraber ağladık. Ağlayası varmış. İyi geldi. Kimse onu sakinleştirmeye, başka şeylerle avutmaya çalışmayınca kendi kendine sakinleşti. Konuştuk sakinleşince. Ve o zaman anladı kaz kafa annesi onun için bu yeni durumun büyük haksızlık olduğunu, annesinin artık onu değil de başkasını sevdiği düşüncesine dayanamadığını. Neden ondan bu kadar büyük bir olgunluk bekledik ki, büyümüş de küçülmüş bir cüce gibi konuşuyor ve her şeyi anlıyor diye bu kadar büyük bir duygusal sarsıntıyla bizden iyi baş etmesini nasıl bekleyebildik?

Erken lohusalık denen ve vücudumun her yerinin ayrı bir acıyla kıvrandığı o ilk hafta geçtikten sonra olabilecek her fırsatta ona vakit ayırmaya başladım yeniden. Akşamları daha çok ben yatırmaya başladım, kitap okuyoruz, servisten bazen ben alıyorum, ben bindiriyorum. Hala eskisi gibi değil ona ayırabildiğim vakit, ama daha iyi. O da daha iyi. Beraber öğreniyoruz işte, ne kadar kitap okursan oku ne kadar tavsiye dinlersen dinle, yaşamadan anlayamıyorsun. Bu iki haftada öğrendiğim en önemli şey, çocuğu duygusal olarak rahatsız eden bir şey varsa, onu o konudan uzaklaştırmak, başka şeylerle avutmak, şımartmak hiçbir şeye iyi gelmiyor-yetişkinlerde farklı mı sanki? Bilakis konunun üzerine gitmek ve onu üzen bir şey varsa da üzüntüsünü yaşamasına izin vermek lazım.

Bebekle uğraşmak ne ki? Gel de 4 yaşında bir ufaklığın kardeş bunalımı ile baş et.

3 yorum:

yasemin dedi ki...

tecrübelerin bize yol gösterecek :) kolay gelsin.

Bezen Hindistan dedi ki...

benim kizim da kardesi geldiginde 3yasinda olacak. daha 6 ay var doguma, simdiden sikintisi sardi beni acaba nasil olacak diye. kolay gelsin.

jasmingreentea dedi ki...

yasemin, bolca çuvalayarak tecribe ediniyoruz işte. hayatımda hiç bu kadar kötü anne gibi hissetmemiştim kendimi, suçluluk ve yetememe duygusu o kadar yani.
bezen hindistan, merhaba... hiç şimdiden sıkıntı yapma. nasılsa hazır olamıyor, önlem falan alamıyorsun. hamileliğini endişesiz geçirmeye bak :)