27 Haziran 2007

taş kafa

bir ayı devirdik yine. madem yazmıycan ne açtın bu blogu. bu iç sesle pek bir didişme halindeyiz son günlerde. her konuda bır bır bır. son vukuatım sonrası zaten iç sesin bağırtılarından kulaklarım çınlamakta. dün ufak çaplı bir kafa travması yaşadım. hem de öğle yemeğinde bir arkadaşın yaptığı bir espriye gülerken nasıl başardıysam (tekrar prova etmek istemiyorum) kafamı masaya çarptım. çarpmamla beraber belgesellerde bile değil sadece çizgi filmlerde görülebilecek hızda ve şekilde bir yumru bitiverdi alnımın ortasında! bir saniye içinde şişti alnım. buz tuttuk. az birşey indi. utancımdan mı öleyim kafamın acısına mı yanayım yoksa ölen beyin hücrelerim sonrasında bundan daha salak nasıl olabilirim acaba diye mi düşüneyim oradan oraya savruldum bir nevi. kafamda bir kayısı ile ofise döndüm. akşam evde eser miktarda sevecenlikle karışık bi de azar yedim doktora gitmedim diye. böylelikle evliliğin aşkı öldürmüş olduğu da bilimsel olarak ispatlanmış oldu. kırgınım. kafam şiş. kendimi salak hissediyorum. başım da ağrıyor. kendimi salak hissediyorum demiş miydim. hayır yani delikanlılığı feci bozan bişey gülerken kafayı yarmak. iç ses bi sus ya.
bu sabah sabahın 8'inde termometre 30 dereceyi gördü. salaklık bundan da mütevellit olabilir.

3 yorum:

Elif Derviş dedi ki...

geçmiş olsun :))))))))))) güldüğüm için özür dilerim, ama öyle komik anlatmışsın ki :))

jasmingreentea dedi ki...

teşekkürler... bi daha kimseye yuh sakar falan demiycem. dedim galiba hayatım boyunca bir kaç kere. allahın sopası yok işte.

kecilerin cobani dedi ki...

nası yani gülerken.
aynı anda çatalı yere düşürdün falan mı? bizden gizledigin bisii var gibi geliyo bana. yerde mi oturuyodun? nooluyodu?
ama bittabi gecmis olsun.. sulukafa seni.